Çocuklarda Probiyotik Kullanımı

Yanı biz insanladan yaşama dair çok daha tecrübeliler.

Çocuklarda Probiyotik Kullanımı

Probiyotiklerin hikayesi insanlık tarihinden çok daha eskilere dayanmakta ama bilim insanları için son 100 yıldır ilgi alanı haline gelmiş güncel bir konudur. Dünyamız 5 milyar yaşında, memeli canlıarın 200 bin yıldır var olduğu biliniyor. Konumuz olan bakteriler ise 3.5 milyar yıldır var olduğu düşünülüyor. Yanı biz insanladan yaşama dair çok daha tecrübeliler.

Probiyotik yunanca bir terim olup ‘yaşam için’ anlamına gelmektedir. Geçen yüz yılın başında Nobel ödüllü Rus biyolog Elie Metchnikoff bazı Bulgar köylerinde yaşayan insanların daha uzun yaşam süresine sahip olduğunu gözlemlemiş. Araştırdığında bu köylerde yoğurt tüketiminin fazla olduğunu tespit etmiş ve ilk olarak laktik asit bakterilerinin ömrü uzattığı teorisini öne sürmüştür. Bilim insanlarındaki o günlerde başlayan bu merağı şuan yılda 5000 makale yayını ile gelişmelerin takibinin çok zor olduğu bir döneme getirmiştir.

Beraber yaşadığımız bakterilerin sayısı vücudumuzdaki toplam hücrelerin 10-100 katı kadardır ve ağırlıkları 3 kilogram kadardır.

Bilimsel olarak Probiyotik; yeterli miktarda alındığında konakçının sağlığını olumlu katkıları olan canlı mikroorganizmalardır. Bu olumlu etkileri şöyle özetleyebilirim. Bizlerin dünya ile esas temas ettiğimiz organımız gastrointestinal sistemimiz yani bağırsaklarımızdır. Bu bakteriler ile ile kendi hücrelerimiz iletişim halinde olup immün sistemimizi programlamakta. Bu mikrobiyal içerikte bozulma olduğunda immün sistem gelişim bozuklukları ve bir çok hastalık (diabet, iltihabi bağırsak hastalığı, allerji, astım, çölyak, mültil skleroz, bağ dokusu hastalıkları, romatizmal hastalıklar, obezite hatta kanser daha bir çok hastalık sayılabilmektedir) oluşabilmektedir.

Bu bakteriler ile tanışmamız son 10 yılda gösterilmiştir ki anne karında başlamaktadır. Yani annemiz bize doğmadan kendinin sahip olduğu yararlı bakterileren armağan etmektedir. Annenin yararlı bakteri sayısı ve çeşitliliği doğrultusunda çocuklarımız bu bakterilere sahi olmakta. Bu sebep ile annenin beslenmesi, stresi, obezitesi, probiyotik ürünleri kullanması, gebelik kullanılan özellikle antibiyotikleri bu aktarım için önem arzetmekte. Sonrasında bu bakteriler ile temasın en yoğun olduğu an olan doğum eylemi. Normal doğum ile annenin perinesinden aldığı yararlı bakteriler ile çocuk birçok hastalığa karşı koruyuculuk sağlanmakta. Bu ve daha bir çok neden ile tıbbi bir zorunluluk olmadığı sürece sezaryendan kaçınılması gerektiğini savunmaktayız. Sezaryan ile doğum olsa bile önerimiz anne ile bebeğin ten temasının sağlanması olmaktadır. Her damlası altın mahiyetinde olan anne sütü ile de bebeklerimize bu yararlı bakterileri vermeye devam ettiğimizi artık biliyoruz. Bebeğin doğum sırasında doğum eyleminin başlamış olup olmadığı hatta doğduğu hastanenin bile çocuk mikrobiyotası üzerine etkisi mevcuttur. Özellikle bizim ülkemiz için biz doktorları üzen gereksiz antibiyotik kullanımı yararlı bakterileri öldürmekte 7 günlük bir antibiyotik kullanımının aylar hatta yıllar boyu bu bakterilerin çeşitliliği kötü yönde değişmektedir. Ve ne yazık ki 0-9 yaş arası antibiyotik kullanımında ve sezeryanda Avrupa ülkeleri içinde en önde geleni durumdayız. Sezeryan ile doğan bebeklerde ilerde Astım, Tip 1 Diyabet, Çölyak, Gastroenteritler gibi bir çok hastalığın daha çok karşılaşıldığı kanıtlanmıştır. Peki sezaryan ile doğan bebekleri nasıl koruyabiliriz diye düşündüğümüzde anne sütü verilmesi ve ten temasının sağlanmasını önem arz etmekte. Bu bakterilerin sayısı ve çeşitliliği çok dinamik olduğu bilinmeli ve yaşamın her döneminde dikkat edilmelidir. Antibiyotikler ise çok dikkatli kullanılması gereken ilaçlar olup özellikle ilk 2 yıl içinde gerekmedikçe kullanımdan kaçılmalıdır.

Peki bu bakterleri nasıl kazanabilir ve arttırabiliriz

Bu konuda bir çok faktör yer almaktadır. Genetik, annelerimizin hatta anneannelerimizin bu bakterilerilere ne kadar sahip olduğum, çevre, çografya, kültür, yaşam tarzı ve hepsinden daha etkili olan beslenme. Bu noktada önerilemiz anne sütü ile beslenme, doğal ürünler, akdeniz yiyeti şeklindedir. Modern insanın vücudunda atalarımıza göre % 30 kadar yararlı bakteride kayıp olduğu biliniyor. Bu nedenle mikrobiyotamızı zenginleştirmek için çaba sarf etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Fermente ürünleri, kefir, yoğurt, peynir, boza, şıra, salğam, fermente sucuklar probiyotik içeren doğal ürünler olduğunu söyleyebilirim. Bir de yararlı bakterilerimizin sayısını ve aktivitesini arttırarak konakçının sağlığını olumlu yönde geliştiren Prebiyotikler. Prebiyotikler için örnek vermem gerekirse enginar, kuşkonmaz, hindiba, rezene, sarımsak, soğan, domates, nohut, mercimek, çilek, dut, muz, yabanmersinini sayabilirim.

Bizim tedavi için kullandığımız, reçetelerimizde yer alan probiyotik ürünler ise içinde bellirli bir sayıda bakteri barındıran, ağızdan alındığında bağırsaklara kadar ölmeden taşınabilen, bilimsel olarak yararı kanıtlanmış ürünlerdir.

Bir çok hastalık için korunmada ve tedavide artık probiyotiklerin yeri var. Bu hastalıklar için kanıtlanmış olanların yanında çalışmaları devam eden gelecekte belkide tedaviye eklenecek bir çok hastalık mevcuttur. Bu hastalıkların başında özellikle mide ve bağırsak sistemi hastalıkları gelmekte. Akut gastroenterit olgularında ishal süresini ve gaita sayısını azalttığı, hastanede yatış gün sayısını azalttığı biliniyor. Antibiyotik ilişkili ishali antibiyotik yazdığımız her 100 hastanın 10 ila 40 arasında görmekteyiz. Antibiyotik ile beraber alındığında kısa dönemde ishal gelişimini azalttığı uzun dönemde ise antibiyotiğin öldürdüğü yararlı bakterileri tekrar kazanmamızda yardımı olduğunu biliyoruz. Bu hastalıkların yanında Nekrozitan enterekolit, Kolik sancıları, Laktoz intoleransı, İrritabl bağırsak hastalığı, Atoik dermatit, Vaginal Kandidiyazis, Ülseratif kolit hastalığında tedaviye eklenebilmektedir. En çok çalışılan ve ilgi çeken bizimde sabırsızlıkla taki ettiğimiz Otizm, Obezite ve Depresyon tedavilerindeki etkileride araştırılmaktadır.

Daha yolun çok başında olduğumuz bu konu için her geçen gün yeni bilgiler yeni çalışmalar gelmektedir. Hepinize sağlıklı bir mikrobiyota dilerim.

 

Kaynak: https://www.drtunatekin.com/single-post/2018/03/05/%C3%87ocuklarda-Probiyotik-Kullan%C4%B1m%C4%B1