Skolyoz (Omurga eğriliği) nedir?

Skolyoz ve Omurga Merkezi

Skolyoz (Omurga eğriliği) nedir?

Skolyoz ve Omurga Merkezi

Skolyoz (Omurga eğriliği) nedir?

Skolyoz, omurganın sırt ve bel bölgesinin yana doğru eğriliği olarak tanımlanmaktadır. Sağlıklı bir omurgada arkadan bakıldığında omurlar düz bir hat şeklinde uzanırken, skolyoz sözkonusu olduğunda omurlar sağa veya sola doğru eğrilir ve aynı zamanda kendi eksenleri etrafında döner. 

Omurgadaki eğrilik “C harfi şeklinde” tek bir eğri olarak ya da “S harfi şeklinde” iki eğri olarak gelişir. Skolyoz, her yaş grubunda görülmekle birlikte tanı konma ergenlik yaşına kadar sürebilmektir . Sorunu ortaya çıkaran birçok neden olmakla birlikte aynı etmen farklı kişilerde farklı sonuçlar doğurabilmektedir. Ancak çocuklarda ve gençlerde hastalığın hiç belirti vermeden ilerlemesi erken tanının zorluğunu ve önemini ortaya koymaktadır.

Tek başına bir hastalıktan ziyade birçok hastalığa bağlı olarak ortaya çıkan bir bulgu olarak kabul edilen omurga eğriliğinin seyrinin de kişiden kişiye değiştiği görülmektedir. Bu nedenle skolyozdatedavi yaklaşımının da aynı doğrultuda hastaya göre farklılaşması gerekir.

Büyümenin en hızlı yaşandığı ergenlik döneminde semptomlarının görülme sıklığı artan skolyoz tedavisinde başarılı sonuçlara ulaşabilmek için erken dönemde müdahale edilmesi gerekir. Çünkü zamanında teşhis edilmemiş ve ilerlemiş omurga eğriliklerinin özellikle çocukların gelişimini olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir. Skolyozun önemli bir sorun olarak dikkat gerektiren bir diğer özelliği ise, önlem alınmadığı taktirde estetik sorunların yanında kalp ve solunum sistemi üzerinde geri dönüşümsüz hasarları ortaya çıkarabilmesidir.

Skolyozun görülme sıklığı nedir? 

Skolyozun neden oluştuğu kesin olarak bilinmemekle birliktetoplumda görülme sıklığı yüzde 2-4 arasında seyretmektedir. Vakaların büyük çoğunluğunda skolyozda eğrilik seviyesi düşük seviyededir ve tedaviye ihtiyaç duymaz. Düzenli  kontroller ve bilinçli egzersiz programları ve  sıkıntısız devam edebilmektedir. Ancak bazı çocuklarda büyümenin devam etmesiyle deformitenin de şiddeti artırmakta. Bu durumda skolyoz tedavisini uygun yöntemlerle devam ettirilmektedir.

Nedeni bilinmemekle birlikte skolyoz kız çocuklarında erkeklere oranla daha sık rastlanmaktadır.

Skolyozun belirtileri nelerdir?

Skolyoz erken saptandığında tedavisinde başarı elde etmek mümkün olabilmektedir. Ancak zamanında tanı konulmaması durumunda ilerleyen omurga eğrilikleri çocukların normal gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Skolyozun en sık rastlanan belirtisi omurgada görülen anormal eğriliktir. Bunun dışında skolyozun başlangıç dönemlerinde herhangi bir yakınmaya neden olmadığı için tanı da genellikle tesadüfen konur. Kötü duruş ve omuz seviyeleri arasında eşitsizlik, bel çukurlarındaki asimetri, bel kemiğinde bir tarafın öne çıkıntı yapması, sırtta bir tarafta kemik kabarıklık (kürek kemiğinde tümsek görünümü), elbiselerin vücuda tam olarak oturmaması, kızlarda eteğin yukarı doğru çekilmesi, vücut dengesinde sağa yada sola kayma şeklinde belirtiler gözlenir. Skolyozda görülen bu hafif değişiklikler aile üyesi, yakın bir arkadaş  ya da öğretmen tarafından fark edilebilir.Bu durumda mümkün olduğunca hızlı hekime gitmek gerekir.

Skolyoz türleri

Skolyoz, birçok hastalığa bağlı olarak ortaya çıkabileceği gibi, farklı yaşlarda ve omurganın farklı bölgelerinde görülebilir. Doğuştan (konjenital) skolyoz, idiopatikskolyoz, erken başlangıçlı skolyoz, travmatikskolyoz, nöromuskulerskolyoz olarak farklı türleri bulunan skolyozun tipine göre tedavi yöntemleri de farklılaşmaktadır.

Doğuştan (konjenital) skolyoz: Bebeğin anne karnında gelişimi sırasında yaşanabilecek anomaliler nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Konjenitelskolyoz, genellikle omurgadaki bir kusura veya birbirine kaynamış kaburgalara bağlıdır. Dış görünümde belirgin işaretler varsa tanı erken bebeklik döneminde konabiliyorken, genellikle konjenitalskolyozçok hızlı ilerlediği için tanı genellikle çocukluk ya da ergenlik döneminde konulabilmektedir. Tanının geciktiği taktirde, büyüme devam edeceği için skolyozilerleyip kötüye giderek vücutta asimetriler gelişebilmektedir.Bu durumdakonjenitalskolyozun tedavisi cerrahi müdahaleyi gerektirmektedir.

İdiopatikskolyoz: Skolyoz vakalarının yüzde 80’den fazlasının nedeni bilinmemektedir.Skolyozun en sık görülen şeklidir. Özellikle kız çocuklarda hızlı büyümenin yaşandığı ve iskeletin geliştiği ergenlik döneminde ortaya çıkmaktadır. 0-3 yaş  grubunda görülen infantil başlangıçlı idiopatikskolyoz, 4-9 yaş arasında görülen Jüvenil başlangıçlı idiopatikskolyozaı 10-18 yaş arasında görülen de adolesan başlangıçlı idiopatikskolyoz adını alır.

Ergenlik çağında ortaya çıkan skolyoz ağrı gibi bir belirti vermediği için tespit edilmesi de zordur. Bu nedenle skolyoz tanı konduktan ya da fark edildikten birkaç yıl önce başlamış olabilir. Ergenlik çağının herhangi bir döneminde ortaya çıkabildiği için de omurga büyümesi tamamlanıncaya kadar düzenli olarak kontrol edilmesi gerekir.

Erken başlangıçlı skolyoz: Herhangi bir nedenle 10 yaş altında ortaya çıkan omurga eğrilikleri erken başlangıçlı skolyoz olarak adlandırılır. Küçük yaşta başlayan skolyoz, çocuğun büyüme hızından dolayı çok hızlı ilerler.  Erken yaşta ortaya çıkan skolyoz,  sebebi bilinmeyen (idiyopatik) skolyozun tipleri olabileceği gibi, belirtilerine erken yaşta rastlanan ve hızlı ilerleyen konjenital (doğumsal) skolyoz da olabilir. Bunun yanında  bazı kas ve sinir hastalıklarına ve bağ dokusu hastalıklarına bağlı olarak da skolyoz erken yaşta ortaya çıkabilmektedir.

Erken başlangıçlı skolyozda eğriliğin ilerlemesini belirleyen en önemli faktör çocuğun geriye kalan büyüme potansiyelidir. Çocuk ne kadar büyüyecekse skolyozun ilerleme riski o kadar fazladır. Bu nedenle tedavi prensipleri de ergenlik dönemi skolyozundan farklıdır. Bu grupta seçilecek tedavi yöntemi, eğriliği kontrol altında tutarken aynı zamanda çocuğun omurgası, göğüs kafesi ve akciğerlerinin gelişimine engel olmaması gerekir.Küçük yaşta ortaya çıkan skolyozun tedavi seçenekleri çocuğun yaşına ve eğriliğin türüne ve yerine göre değişmekle birlikte genel olarak, gözlem, korse tedavisi ve cerrahi olarak sıralanmaktadır.

Nöromuskülerskolyoz: Beyin felci, Polio (çocuk felci), serebralpalsiveya kas erimesi gibi nörolojik hastalıklara bağlı olarak kasların felci sonucunda oluşan skolyozdur. İdiopatikskolyozdan sonra en sık görülen skolyoz tipidir. Bu grupta yer alan hastalarda da teşhis ve tedavinin erken dönemde yapılması ilerleyici kusurların ortadan kaldırılmasında son derece önem taşımaktadır. Erken dönem tedavisiyle çocuktaki eğriliğin ilerlemesi yavaşlatılarak ortaya çıkabilecek olumsuzlukların önüne geçmek mümkün olabilmektedir. Nöromuskülerskolyoz, idiopatikskolyozdan farklı olarak hastada duyu kusurları, solunum sıkıntısı gibi sorunlar ortaya çıkarabilmektedir. Tedavisinde erken dönem müdahalede cerrahiden yararlanılmaktadır.

Bunların yanında, Nörofibromatozis, osteogenezisimperfecta, Marfan sendromu, EhlerDanlos gibi çeşitli bağ dokusu hastalıkları, omurga kırıkları, omurga enfeksiyonları, Morquio, Gaucher hastalığı gibi çeşitli metabolik hastalıklar ve bazı genetik sendromik hastalıklarında da skolyozun ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.

Skolyoz tanısı nasıl konur?

Skolyozun erken teşhis edilmesi tedavinin başarılı olmasında son derece önem taşımaktadır. Özellikle çocukların ebeveynleri, okul hemşiresi ya da öğretmenlerinin gözlemleri sorunun erken tespiti açısından değerlidir. Skolyoz tanısı, tam bir tıbbi öykü ve fizik muayenenin yanı sıra tüm omurgayı içine alan görüntüleme ile konabilmektedir. Ayakta çekilen tüm omurganın ön-arka ve yan görüntülerinde eğrilik açısı ölçülmektedir. Tedavinin şekli ve uygulanacak yöntem ortaya çıkan sonuçlara göre belirlenmektedir. Hekim tarafından eğrilik açısının ilerlemesi düzenli aralıklarla takip edilmektedir.

Florence NightingaleSkolyoz ve Omurga Merkezi’nde kullanılan EOS yöntemi ile tüm vücudun tamamının ya da belirli bir bölgesinin, önden, arkadan ve yandan, aynı anda 3 boyutlu görüntüsü alınabilmektedir. Bedenin her yerini, aynı kalitede, eşit şekilde görüntüleme özelliğini taşıyan bu yöntem sayesinde, uygulanacak tedavi konusunda alınan kararın da güvenilirliğini artırmaktadır.EOS, özellikle skolyoz yani omurga eğriliği ve kifoz gibi omurga hastalıklarının görüntülenmesinde kullanılmaktadır.

Skolyoz tedavisinde genel yaklaşımlar

Omurga eğriliğinin ortaya çıkmasında altta yatan pek çok faktör rol oynamaktadır. Bu nedenle tedavinin şekli belirlenirken eğriliğin derecesi, altta yatan etken, yaş gibi birçok faktör ele alınmaktadır. Bu doğrultuda skolyoz tedavisinin tamamen kişiselleştirilmesi gerekmektedir. Tedavide amaç, estetik olarak düzgün bir omurga ile birlikte dengeli ve ağrısız bir yaşam sağlamaktır. Aynı zamanda oluşabilecek ek sorunların da önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Ancak skolyozda hastalığın seyrinin hastadan hastaya değiştiği ve uygulanan tedavide de elde edilecek sonuçların aynı derecede olmayacağı unutulmamalıdır. Genel olarak tedavinin gözlem-izlem, korse tedavisi ve cerrahi olmak üzere üç ana kategorisi bulunmaktadır.

Gözlem-İzlem: Skolyoz tanısı alan hastalarda uygulanacak ilk tedavi seçeneği izlemdir. 20 dereceden küçük eğriliklerdeiskelet gelişimi tamamlanmaya yakın hastalar için sadece izlem ve belirli aralıklarla yapılacak kontroller yeterli olabilmektedir. Hastanın da izlem süresince gündelik yaşantısında  egzersize yer vermesi ve genel olarak vücut kondisyonunu da artırması gerekmektedir.

Korse tedavisi: Skolyoz tedavisinde uygulanan bir diğer yöntem korse tedavisidir. Genel olarak korse tedavisinde amaç eğimin engellenmesidir. Eğrilik derecesi 20-40 derece arasında olan büyümenin devam ettiği kişilerde etkin bir tedavidir. Ancak çok küçük yaşlardaki çocuklarda korse kullanımı mümkün olamadığı için genelde düzeltme ve gövde alçıları kullanılmaktadır. Ancak korse tedavisinde etkili sonuçlara ulaşabilmek için kişinin günde 20-23 saat arasında kullanılması gerekmektedir. Tedavinin etkinliğine dair yapılan çalışmalar düzenli korse kullanımının hastalarda ameliyat olma ihtimalini düşürdüğünü çok net olarak göstermektedir. Korse tedavisinin başarılı olabilmesi için uygun hastada kullanılması çok önemlidir.

Cerrahi: Skolyoz hastalarında eğim 40-45 derecenin üzerindeyse ve özellikle çocuklarda büyüme devam ediyorsa cerrahi tedavi kaçınılmaz olmaktadır. Eğrilik 50 derecenin üzerindeyse büyüme sona erdikten sonra da artmaya devam ettiği için ileride oluşabilecek komplikasyonların önüne geçmek için cerrahi tedavi uygulanmaktadır. Düzeltme ve füzyon (sabitleme) ameliyatları akciğer gelişimini tamamlayan ergenler ve yetişkinlere uygulanmaktadır.  Cerrahi tedavi sırt ve bele yerleştirilen implantlar (vida-çubuk) yardımıyla başarılı bir şekilde yapılabilmektedir. Cerrahi sırasında omurilik fonksiyonlarının monitorize edilmesi (nöromonitorizasyon) hasta ve hekim açısından işlemin güvenilirliğini artıran bir yöntemdir ve merkezimizde rutin olarak kullanılmaktadır.

Omurga eğriliğinin gelişimi devam eden küçük çocuklarda “uzatılabilen çubuklar sistem” ile eğrilik düzeltilmeye çalışılmaktadır.  Bu yöntemde omurgaya yerleştirilen vida ve çubuklarla füzyon işlemi uygulamadan çocuklardaki eğrilik düzeltilmektedir. Bu yöntem büyüme hızıyla paralel olarak tekrarlanır ve çubuklar 6 aylık aralıklarla uzatılır. Son yıllarda kullanılan manyetik uzaktan kumandalı cihazlar sayesinde artık bu yöntem ameliyata gerek kalmadan poliklinik şartlarında uygulanabilmektedir. Uzatılabilen çubuklar sistemi, çocuğun büyümesinin devam ettiği ergenlik sonuna kadar devam ettirilmektedir.

Florence Nightingale Hastanesi Skolyoz ve Omurga Cerrahisi Merkezi’nde erken başlangıçlı skolyozun tedavisinde Prof. Dr. Azmi Hamzaoğlu’nun geliştirdiği Sliding Growing Rod tekniği (Kendiliğinden kayan red tekniği) kullanarak bu sorun başarılı bir şekilde tedavi edilmektedir. Bu teknik sayesinde 6 aylık aralıklarla uzatma ihtiyacı ortadan kalkar ve tekrarlayan uzatma ameliyatı ihtiyacı en aza inmiş olur.

 

KAYNAK: https://www.florence.com.tr/skolyoz-ve-omurga-merkezi