DERİ KANSERİ HAKKINDA DOĞRU SANILAN 10 YANLIŞ!

“Çocukluğumdan beri var, zararsız” demeyin!

DERİ KANSERİ HAKKINDA DOĞRU SANILAN 10 YANLIŞ!

Deri kanseri dünyada en sık rastlanan kanser türünde ilk sıralarda yer alıyor. Dünyada her yıl yaklaşık 2-3 milyon kişiye melanom dışı deri kanseri ve 132 bin kişiye deri kanserinin daha tehlikeli bir türü olan melanom tanısı konuyor. Türkiye’de de her yıl 16-17 bin kişi melanom dışı deri kanserine ve 1500-2000 kişi de melanoma yakalanıyor. Deri kanserlerinin önlenebilir olan en önemli nedeni ise zararlı güneş ışınlarına korunmasız maruz kalmak! Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. İkbal Esen Aydıngöz, dünyada deri kanserlerinin görülme sıklığının katlanarak artmasında ve bazı hastalarda ölümcül sonuçlara yol açmasında toplumda doğru sanılan yanlış bilgilerin de önemli rol oynadığına dikkat çekerek, “Deri kanserinden korunmamız için güneşin zararlı ultraviyole ışınlarına karşı gerekli önlemleri almamız çok önemli. Ayrıca geç tanı konulduğunda ölümcül olabilen cilt kanserlerinde erken tanı hayat kurtarıyor. Dolayısıyla, doktorunuzun önerdiği aralıklarla dermatolojik muayenelerinizi asla aksatmayın” diyor. Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. İkbal Esen Aydıngöz, deri kanseri hakkında toplumda doğru sanılan 10 yanlış bilgiyi anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu. 

Yanlış: Bronzlaşmak sağlıklıdır, öyleyse derimin bronzlaşmasını sağlamalıyım  

Doğrusu: “Her deri tipinde bronzlaşma olmaz. Özellikle açık tenli kişiler bronzlaşmak için güneş temasını arttırdıklarında güneş yanığı meydana geliyor. Güneş yanıkları ilerleyen yaşla birlikte deri kanseri riskini yükseltiyor” uyarısında bulunan Prof. Dr. İkbal Esen Aydıngöz, şöyle devam ediyor: “Bronzlaşmak, hücre çekirdeklerini zararlı ışınlardan korumak için kullanılan bir mekanizmadır. Derinizin yapısını tanıyın, buna göre güneş temasınızı azaltın. Aksi halde deri hücrelerinde DNA hasarı ve sonucunda ortaya çıkan mutasyonlar deri kanserine neden olabiliyor” 

Yanlış: Bulutlu havada güneşten korunmaya ihtiyacım yok

Doğrusu: Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. İkbal Esen Aydıngöz, bulutların güneş ışınlarını ancak yüzde 30 oranında filtrelediklerini belirterek, “Böyle havalarda, özellikle esinti de varsa, güneşin yakıcı etkisi fark edilemiyor ve bunun sonucunda şiddetli güneş yanıkları oluşabiliyor. Güneş yanığı da deri kanseri olan melanom riskini 2 kat artırıyor” diyor.  

Yanlış: D vitamini eksikliğine neden oldukları için güneş koruyucuların kullanılması sakıncalı

Doğrusu: Toplumdaki yaygın inanışın aksine, D vitamini eksikliğine neden olmadan güneşten korunabiliriz. Prof. Dr. İkbal Esen Aydıngöz, “Yapılan çalışmalar Türkiye enlemlerinde, güneşin yeryüzüne dik geldiği saatlerde, 30 dakika süreyle yüz ve kolların korunmasız güneş alması durumunda deriden yeterli D vitaminin sentezlenebildiğini gösteriyor. Buna göre 10:00-16:00 saatleri arasında, 30 dakika korunmasız güneşten faydalanalım” diyor. Ayrıca ekliyor;  D vitamini eksikliğinin tedavisinde D vitamininden zengin gıdalarla beslenme ve D vitamini takviyeleri güvenle kullanılıyor”  

Yanlış: Güneş koruyuculardaki kimyasallar kansere neden oluyor

Doğrusu: Güneş koruyucuların kansere neden oldukları bilimsel olarak ispatlanmadı. Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. İkbal Esen Aydıngöz, güneşten koruyan ürünlerin ölümcül kanser türü olan melanom riskini yüzde 50 oranında azalttığını belirterek, “Bu çok önemli bir kazanımdır. Ancak kimyasal maddelerin kullanımı hem çevre hem de insan sağlığı açısından dikkatle sorgulanması gereken bir konu. Bu duyarlılıkla yaşa, uygulanacak bölgeye, su temasına, deri tipine ve eşlik eden dermatolojik hastalıklara göre farklı güneş filtreleri tercih ediyoruz” diyor.        

Yanlış: Güneş koruyucumu kullanıyorum, istediğim kadar güneşlenebilirim 

Doğrusu: Güneş koruyucu ürünlerin etkinliği ispatlandı. Ancak bu ürünler tam korunma sağlamıyorlar. Dolayısıyla en iyi korunma, güneş koruyuculara ek olarak güneşin yeryüzüne dik olarak geldiği 10:00-16:00 saatleri arasında kapalı ortamlarda bulunmak ve son yıllarda kullanımı giderek artmakta olan UV korumalı tekstil ürünlerini giymek. 

Yanlış: Koyu tenli olduğum için deri kanseri riskim yok

Doğrusu: Koyu tenlilerde de deri kanseri görülebiliyor. Esmer tenli kişiler güneş ışınlarıyla temas sonrası hızla bronzlaşarak güneş ışığının zararlı etkilerinden bir miktar korunuyorlar. Açık tenli kişilerle karşılaştırıldığı zaman deri kanseri riskinin de daha az olduğu görülüyor. Ancak yapılan çalışmalar bu pigmentasyonun etkisinin 5 koruma faktörlü bir krem kadar olduğunu gösteriyor ve kanserden tam korunma için yeterli gelmiyor.  

Yanlış: Solaryum ışınları güneşten çok daha az radyasyon içerdiği için daha güvenli 

Doğrusu: Yapılan çalışmalarda; solaryum ışınlarının öğlen güneşinin 2-4 katı ışın verdiği ortaya konmuş. Solaryum cihazlarıyla bronzlaşmak deri kanseri riskini 5-6 kat arttırıyor. Deri kanserini önlemek için solaryum kullanımından kesinlikle kaçınmanız gerekiyor. 

Yanlış: Bu ben çocukluğumdan beri var, zararsız. Muayene edilmesine gerek yok!  

Doğrusu: Deri kanserinin en tehlikeli türü olan melanomların yüzde 0.03’ü mevcut benler üzerinden gelişiyorlar. Bu risk düşük olmakla birlikte, çok sayıda beni olan kişilerde hafıza yanıltıcı olabiliyor. Dolayısıyla “Nasılsa çocukluğumdan bu yana var” diye düşünmeyip, benlerin renk ve şekil değişikliklerinde mutlaka dermatoloji muayenesi olmak gerekiyor. 

Yanlış: Ailemde deri kanseri yok, bende de deri kanseri olmaz

Doğrusu: Deri kanseri aile öyküsünden bağımsız olarak ortaya çıkıyor. Bununla birlikte, ailede özellikle birinci derece akrabalarda melanom ya da melanom dışı deri kanseri olması, riski belirgin olarak arttırıyor. Böyle bir durumda aile bireylerinin dermatolojik muayenelerinin ihmal edilmemesi gerekiyor.

Yanlış: Bıçak değerse kanser kötüleşir, tedavi olmak istemiyorum

Doğrusu: Prof. Dr. İkbal Esen Aydıngöz cerrahi yöntemin birçok kanser türünde en başarılı sonuç veren tedavi yöntemi olduğunu belirterek, “Diğer kanser türlerinde olduğu gibi, deri kanserinde de, hastalıklı dokunun prensiplere uygun olarak belirli bir payla geniş olarak çıkartılması, hastanın yaşam süresini uzatıyor. Ayrıca, hastalığın tekrarlama riskini de anlamlı olarak azaltıyor. Ancak, tedavinin başarılı olması için erken tanı ve erken tedavi gerekiyor” diyor.