Depresyon ya da Çökkünlük Dönemi

“Hep mutlu olmalıyım, olamıyorsam bende bir gariplik vardır.”

Depresyon ya da Çökkünlük Dönemi

Mutsuz bir duygulanım, depresif ya da çökkün hissetme yaşamda kaçınılmaz olarak zaman zaman karşılaşacağımız bir kavramdır.  Hayatımızda depresif dönemlerden tamamıyla kaçınabilme imkanımız ne yazık ki yoktur.  Bazen bizi çok mutlu eden bir olay bile ertesi gün başlayan depresif bir dönemin başrolünde olabilir.  Özellikle,  ortaya çıkan yeni pazarlama ve reklam yöntemleri ve bize her şeyin mutluluk vereceği vaadiyle satılmaya çalışılması insanları da “Hep mutlu olmalıyım, olamıyorsam bende bir gariplik vardır.”  yargısına sürüklemektedir.  Sosyal medyada servis edilen mutluluk fotoğrafları herkesin çok mutlu yaşadığı algısını ortaya çıkarmaktadır ama gerçek pek de öyle değildir.

Depresyon özellikle son elli yılda, canımızın sıkkın ya da üzüntülü olduğu herhangi bir zamanda ağzımızdan çok kolaylıkla çıkan bir terim oluverdi. Oysa gerçek depresyon, belirli kriterleri olan ve bu kriterlerle tanı konulan bir rahatsızlıktır. Zaman zaman bizi zorlayan bir dış etkene karşı depresif bir duygulanımla uyum sağlamaya çalışabiliriz ama major depresyon dediğimiz olgu beyin biyokimyasında ciddi değişiklikler ortaya çıkmışlığın bir işareti olabilir ve bazen terapotik bir tedavi biçiminin yanında ilaç tedavisi bile gerektirebilir.

Çeşitli depresif bozukluk tipleri olmasına rağmen Majör Depresyonda iki haftalık bir dönemde işlevselliğin bozulması aranır. İşlevselliğin bozulması, gün boyu süren mutsuzluk hissi, genel etkinliklere ilgide azalma ve zevk almama, genel enerji azlığı, iştah ve uykuda değişikler, olumsuz düşünceler üretme, ümit kaybı, geleceğe karşı endişe ya da umursamazlık, dikkat toplamada azalma, kendine saygıda azalma, değersizlik düşünceleri ve ortaya çıkabilecek ölüm düşünceleri başlıca belirtilerdir.

Kendi kendine iyileşebilen depresif tablolar da olabilmesine rağmen çok ileri düzeye ulaşabilen, ölümle hatta eklenen gerçeği değerlendirme bozukluğu sorunlarıyla birlikte öldürmelerle sonuçlanan ölümcül bir rahatsızlık haline de dönüşebilirler.

Süregiden depresif tablolar,  kronik özellik kazanma,  devam eden ve sonu gelmeyen çökkünlük yaratan yaşamsal olaylar, oluşturdukları çökkün duygulanım yanında bazen nedeni herhangi bir yolla bulunamayan fiziksel şikayetlere yol açabildiği gibi, tespit edilebilen fiziksel sorunlara da neden olabilir, bağışıklık sisteminde düşüklükler, enfeksiyon ve kansere yatkınlıklar bu kronik süreçlerde kolaylaşabilir.

Sonuçta çoğu depresif tablo, terapotik yöntemlerle ve ilaç tedavileriyle müdahale edilmesi gerekebilecek bir rahatsızlık türü olabilir ve birçoğunda yineleme özelliği görülebildiğinden hasta kendini iyi hissettiği zamanlarda bile önleyici tedavi ve doktor kontrolü gerektirebilir.

 

KAYNAK: http://www.tulgasatir.com/duygulanim-bozukluklari/depresyon/